Blogger tarafından desteklenmektedir.

3 Ekim 2012 Çarşamba

Çocuklara boşanma kararı nasıl açıklanmalı?

Uzmanlar, boşanmaya karar veren çocuklu eşlerin aldıkları bu kararı çocuklarına açıklarken dikkatli olmaları gerektiği konusunda uyarıyor

Özellikle şu konularda çok dikkatli olmalısınız:

- Ayrılık kararınızı çocukların yaş dönemlerine uygun cümlelerle açıklamak.

- Anne ve baba olarak sorumluluklarınızın değişmediğini her zaman onu seveceğinizi hissettirmek.

- Görüşme düzeninizin nasıl olacağına hep birlikte karar vermek.


- Çocuklar bazen evden ayrılan ebeveyn için kaygı duyuyorlar. Nerede yaşadığı, ne hissettiği ile ilgili soruları olabilir. Bunları dikkatle dinleyip tatmin edici cevaplar vermeye çalışmak.

- Anne ve babaların kendi aralarındaki sorunları çocukların önünde konuşmamalarına özen göstermeleri gerekir.

- Okul, sağlık sorunları gibi konularda her iki ebeveynin de işbirliği yapmaları çok önemlidir.

- Çocuklar boşanma sırasında terk eden veya ihmal eden ebeveyni de özlerler. Mutsuzluk, içe kapanma, reddetme yoğun yaşanan duygulardır. Babası tarafından ihmal edilen bir erkek çocuk kendisini şekillendirmeye yardımcı olacak modelini de kaybetmiş olur.

- Kız çocuklar için ise diğer cinsiyetle ilişkisi oluşturmakta güçlükler yaşadıkları gözlemlenir.

Boşanma sürecinde dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

Boşanma ve sonrasında yaşananlar, çocuğun gelişimini etkileyecek bir sürecin başlamasına neden oluyor. Ebeveynlerin bu sürece nasıl hazırlandıkları ve boşanma sonrasındaki durumları, çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Boşanma kararını kesin olarak alan anne-babalar, bu konuyu çocuğa açıklamak için en doğru ortamı nasıl belirlemeli?

Bu kararı açıklamadan evleri ayırmamak gerekir. Ebeveynlerin sakin ve kontrollü olması ve ortak bir dille anlatması uygun olur. Çiftler ayrı yaşamayı deneyecek bile olsalar bunun bilgisini mutlaka çocuğa vermelidir.

Çocuğa bu konu nasıl ve hangi dille anlatılmalı?

Bulunulan durum ve bundan sonraki yaşam şekli açıklayıcı cümlelerle anlatılmalı. Ayrıca, çocukların konuşma sırasındaki soruları ya da itirazları, hissettikleri konusunda bilgi veriyor.

Boşanma kararını açıklarken çocuğun yaşı önem taşıyor mu?

Okul öncesi dönemlerde yaşanan boşanmalarda çocuklar evden giden ebeveynin onu terk ettiğini ve bu durumun sorumlusunun kendisi olduğunu düşünüyor.

Düzenli görüşmeler yapılması ve çocuğun evden giden ebeveynle duygusal duyumunun olması bu sürecin olumsuz etkilerini azaltıyor. Açıklama yapılacak çocuğun yaşı ne kadar küçükse o kadar somut bilgiye ihtiyacı oluyor. Bir ergen için hayat ile ilgili ciddi değişiklik yaşıyor olması fikrini daha küçük yaşlardaki çocuk terk edilmek olarak algılayabiliyor.

Yaş gruplarına göre bayanlara beslenme önerileri

Eğer beslenme tarzınızı ve besin seçimlerinizi özellikle yaşınıza göre akılcı seçimlerle çeşitlendiremezseniz demir eksikliği kansızlığından, kemik kırılganlığı artışına (osteoporoz) kadar pek çok sorunla karşılaşmanız kaçınılmazdır.

Kadınların yaş grupları, bedensel aktivite düzeyi, metabolizma hızı ve hastalık risklerine bağlı olarak ne gibi besin unsurlarını tüketmelerinin uygun olacağını inceleyen pek çok araştırma yapılmaktadır. Belirli yaş grubundaki kadınların hangi besin unsuruna öncelik vermeleri gerektiğini merak ediyor musunuz?


11-13 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
Genç kızların, beslenmelerinde öncelik süt ve süt ürünlerindedir. Ergenliğin bu erken dönemlerinde yeterli miktarda kalsiyumun besinlerle alınması, yaşamın daha sonraki dönemlerindeki sağlıklı kemiklerin temelidir.

Kalsiyumun ve temel aminoasitlerden zengin, biyolojik değeri yüksek proteinin, güvenilir kaynakları olan yağı azaltılmış süt, peynir ve yoğurt bu yaş grubundaki genç kızların en önemli besinidir.

Süt yerine şekerli meşrubatlar veya hazır meyve konsantreleri kullanılmamalıdır. Kalsiyumla zenginleştirilmiş taze meyve suları, ıspanak, biber, brokoli gibi kalsiyum zengini yeşil sebzeleri bu yaş grubu çocuklarınızın beslenmesine mutlaka dahil edilmelidir.

13-18 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
13-18 yaş grubundaki genç kızlar için adet dönemlerinde kaybettikleri mineral miktarının, özellikle demirin dengelenmesi öncelik taşımaktadır.

Periyotlarda kaybedilen demiri dengelemek için demirden zengin yağsız kırmızı et, deniz ürünleri ve sebze-meyveler beslenme listesine ilave edilmelidir. Bu yaş grubundaki genç kızların günde ortalama 15 miligram demir almaları gerekmektedir.

Vejetaryen beslenmeyi seçen genç kızlarınızın demir ihtiyacını, tahıllarla ve demirle zenginleştirilmiş kahvaltı gevrekleriyle karşılamalarına özen göstermelisiniz.

18-25 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
18-25 yaş grubundaki kadınların beslenme önceliği ise yeterli C vitamini alınmasıdır. Özellikle fast- food bağımlılığı, alkol ve sigara kullanımı gibi zararlı alışkanlıklar söz konusuysa, yeterli miktarda C vitamini kullandığınızdan emin olmalısınız.

Taze meyve ve sebzeler C vitamininin en değerli kaynaklarıdır. Yeterli miktarda C vitamini alınması demirin emilmesine de yardımcı olacaktır. Bu yaş grubunda da yeterli miktarda kalsiyum aldığınızdan emin olmalısınız.

25-30 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
Bu yaş grubunda iseniz ve özellikle hamile kalmayı düşünüyor ya da hamileyseniz, folik asit alımınızı artırmanız şarttır. Hamilelik öncesinde ve hamilelik süresince yeterli miktarda folik asit almayan kadınlarda doğum defektlerine sahip çocuklara ilişkin riskler yüksektir.

Folik asit ihtiyacını yeşil yapraklı sebzelerle, pek çok meyve ve özellikle portakal suyuyla, bakliyatlarla karşılayabileceğiniz gibi, 400 mcg lık folik asit destekleri ile de giderebilirsiniz.

30-35 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
Bu yaş grubu kadınlarda öncelik, antioksidan gücü yüksek olan besinlere verilmelidir. Antioksidan kapasitesi yüksek bir beslenme tarzı, sadece sizin genç ve sağlıklı bir görünüm kazanmanıza yardım etmekle kalmaz, bağışıklığınızı güçlendirir, enerji düzeyinizi yükseltir. İyilik hissinizi artırır ve pek çok hastalıktan sizi korur. Antioksidan gücün olağanüstü yararından faydalanmak istiyorsanız özellikle taze ve renkli sebze ve meyvelere yönelmeye özen göstermelisiniz.

En kırmızılardan karpuz- domates, pembe greyfurtla likopen, en sarılardan kayısı, mango, havuçla karotenoid, en mor kırmızılardan siyah dut, vişne, kiraz ve üzümle proantosiyanidin alacağınızı asla unutmamalısınız.

40-45 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
40-45 yaş dönemindeki kadınların önceliği toplam kalori alımlarını azaltmaları, daha az yağ ve daha bol posa tüketmeye özen göstermeleridir. 40'lı yaşlara geldiğinizde gençlik günlerinizdeki kadar çok kaloriye ihtiyacınız yoktur.

Metabolizmanız her 10 yılda bir %2-4 oranında yavaşlamaktadır. Metabolizmanızdaki bu azalmayı dikkate almaz, yüksek kalorili beslenme alışkanlığını sürdürürseniz kilo almanız kaçınılmazdır. Kalori alımınızı sınırlamaya daha az yağ tüketmekle başlamalısınız.

Meyve, sebze ve tahıldan zengin beslenme biçimi hem yağ alımınızı azaltacak, hem de düşük kalorili ve yüksek posalı bir diyeti size temin edecektir.

Bu yaş grubunda, balığın ve yarım yağlı ya da yağsız süt ürünlerinin gençleştirici ve güçlendirici etkilerinden de yararlanmalısınız. Tükettiğiniz besinlerin daha az kolesterol içermesine özen göstermeye bu dönemde başlamanızda yarar var.

45-50 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
45-50 yaş grubundaki bayanların önceliği Omega-3 temel yağ asitleri olmalıdır. Bu yaş grubundaysanız diyetinizin doymuş yağ ve kolesterolden fakir, Omega-3 yağ asitlerinden zengin olan deniz ürünleri, soya ve soya ürünleri, ceviz, fındık gibi kuruyemişleri ihtiva etmesine özen göstermelisiniz.

Bitkisel Omega-3 kaynakları olan keten tohumundan ve keten tohumu yağından (flax seed oil), cevizden, ceviz yağından ve semizotundan yararlanmayı unutmayın. Yeterince Omega-3 yağ asidi alabilmek için bizim öncelikli önerimiz; Omega-3 yağ asitlerinin en iyi kaynağı olan balığı haftada 2-3 kez 100-150 gram tüketmenizdir.

50-60 yaş grubu bayanlara beslenme önerileri..
50-60 yaş grubunda yer alıyorsanız, gençlik yıllarınıza dönmeli, kalsiyum ihtiyacınızı yeterince karşılayıp karşılamadığınıza dikkat etmelisiniz. Bu yaş grubunda zayıflayan ve yorgun düşen kemiklerinizin kalsiyum ihtiyacı fazlaca artmaktadır.

Bu dönem daha az kalorili beslenmeniz, daha az yağ tüketmeniz, zeytinyağından yararlanmanız, antioksidan zengini sebze ve meyvelere öncelik vermeniz için harika bir zamandır. Soyalı yiyecekler, keten tohumu ve tahıllar bu dönemde düşen hormon seviyelerinizi desteklemeniz için yararlı olabilecek besinlerdir.

60 yaş üstü bayanlara beslenme önerileri..
60 yaş sonrasında beslenme çok daha fazla önem kazanmaktadır. B vitamini yanında kalsiyumdan da yeterli; temel yağ asitlerinden, temel amino asitlerden ve posadan zengin bir beslenme tarzı oluşturmalısınız. Beslenme biçiminiz hipertansiyon, şeker hastalığı, ateroskleroz gibi genel sağlık sorunlarınıza göre size özel planlanmalıdır. Olanak varsa beslenme planınızı oluştururken, bir uzman doktor ve beslenme uzmanıyla işbirliği yapmanızı öneriyoruz.

Damak Tadından Vazgeçmeden Zayıf Kalmanın Tüyoları

Yemeklerle ilgili yapılacak küçük değişikliklerle daha az kalori almak mümkün...

Dünya nüfusu giderek şişmanlıyor...

Öyle ki obezite artık salgın olarak kabul ediliyor..

Toplumun büyük bir kesimi özellikle de kadınlar zayıf kalmak için pek çok yol deniyor...

Restorantlar da bu durumun farkına varmış olacaklar ki yemekleri daha az kalori ile müşterisine sunuyor ve genelde zeytinyağlı yemekleri tercih ediyorlar. Yemekler arasında: Zeytinyağlı yaprak sarması, harşlanmış sebzeler, yoğutlu patlıcan yani hepsi az yağlı ve sağlıklı...

Aslında evde yemek pişirirken bazı ufak değişikliklerle kalorileri azaltmak mümkün.

İşte damak tadından vazgeçmeden zayıf kalmanın tüyoları...
* Öncelikle kızartma tencelerinizden kurtulun,
* Salatanıza yağ koyduğunuz şişenin ucuna küçük damlalıklar koyun,
* Düdüklü tencerenizi ve fırını yemek pişirmede daha sık kulllanın.
* Normalde 600 kalori olan "karnıyarık" yemeğini, patlıcanları kızartarak değil çok az yağlı suda haşladıktan sonra içini doldurduktan sonra fırınlayarak 150 kaloriye düşürebilirisiniz.

Pirinçunu Yerine Kırık Pirinç ve Tatlandırıcı Kullanın
Örneğin sütlacın da daha az kalorili olması için pirinçunu yerine kırık pirinç ile pişirebilir, tatlandırıcı kullanabilirsiniz.

Ayrıca uzmanlar düdüklü tencerenin ve fırının yemek pişirmede daha sık kulllanılması gerektiği konusunda da hemfikir.

Boğaz ve Kulak Enfeksiyonunda Havale Riski

Ateşli havale ya da buna bağlı gelişen ateş yükselmesinin daha çok üst solunum yolu enfeksiyonlarında izlendiği belirtildi.

Boğaz ve kulak enfeksiyonlarının görüldüğü üst solunum yolu enfeksiyonlarının, ateşli havale ya da buna bağlı gelişen nöbetlere yol açabileceği belirtildi.

Uzmanlar, havale öncesi gelişme geriliği olan çocuklarda havalelerin daha sık ve uzun süreli olabileceği, nöbetlerde bilinç kaybı, gözlerde kayma, morarma, kasılma ve gevşemelerin görülebileceği uyarısında bulundu.

Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Nöroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Serdaroğlu, yaptığı açıklamada, 38 derecenin üstünün yüksek ateş olarak kabul edildiğini ve 39 derecenin üzerine çıkan yüksek ateşin de ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi.

Kişide bilinç ve davranış değişikliğinin tıpta Havale , enfeksiyon sırasında ateşli dönemlerde görülmesi halinde ise Ateşli havale olarak tanımlandığını anlatan Serdaroğlu, Ateş, havaleden önce mevcut olabildiği gibi havale sırasında ya da havaleden sonra da görülebilir. Genellikle süt çocukluğu ve oyun çocukluğu döneminde, başka bir deyişle 5 ay-5 yaş arasında görülür dedi.

Serdaroğlu, ateşli havale ya da buna bağlı gelişen ateş yükselmesinin (nöbetler), daha çok üst solunum yolu enfeksiyonlarında izlendiğini belirterek, Örneğin, boğaz ve kulak enfeksiyonlarında görülür. Daha az sıklıkla idrar yolu ve bağırsak enfeksiyonlarında izlenir. Ateşli havalelerin yaklaşık yüzde 95 i enfeksiyonun ilk 24 saatinde görülür. Çocuk, 5-10 gün ateşli olabilir ancak havale riski 1-2 gündür diye konuştu.

GÜ Tıp Fakültesi Çocuk Nöroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdaroğlu, karmaşık nöbetler varlığında yani düşük ısıda havale geçirilmesi, ailede epilepsi varlığı, beyin elektrosunun anormal olması, çocuğun zihinsel ve motor gelişiminin geri olması, nöbetin 15 dakikadan uzun sürmesi, vücudunun yarısında nöbet aktivitesinin olmasının önemli risk faktörleri olduğunu vurgulayarak, Risk faktörleri çoğaldıkça epilepsi riski de artmaktadır. Eğer risk faktörleri çok ise birkaç yıl sonra ateşsiz nöbetler yani epilepsi gelişebilir uyarısında bulundu.

Ateşli havalelerin beşte birinin genetik olduğunu anlatan Serdaroğlu, çocukların yakın akrabalarında ateşli havale öyküsü aranması gerektiğini ve karmaşık tipli ateşli havale geçiren çocuklarda beyin elektrosu (EEG) çekilmesinin uygun olduğunu bildirdi.

Ayşe Serdaroğlu, çocukların Sağlık Bakanlığı aşı takviminde yer alan tüm aşıları yaptırmaları gerektiğine de işaret ederek, ailelere çocuklarını enfeksiyondan korumaları ve enfeksiyon durumunda gerekli tedavinin verilmesini sağlamaları, havale durumunda çocuğun yan yatırılması, giysilerinin çıkarılarak ateşinin düşürülmeye çalışılması, ağzı açıksa dişlerinin arasına bir bez parçası konularak çocuğun dilini ısırmasının önlenmeleri yönünde tavsiyede bulundu.

Çocuk Gelişiminde Kardeşler Anne Baba Kadar Önemli

Çocuk gelişiminde kardeşlerin de anne-baba kadar önemli olduğu bildirildi.
Amerikalı bilim adamlarının yaptığı araştırma, çocukların anne ve babalarından olduğu kadar kız ya da erkek kardeşlerinden çok şey öğrenebileceklerini, bu nedenle kardeşlerin çocuk gelişimi üzerindeki öneminin hafife alınmaması gerektiğini ortaya koydu.
İngiliz Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan araştırmaya göre ebeveynler, sosyal kurallar hakkında çocukları üzerinde daha etkili olurken, kardeşler "sokakta" davranış biçimi konusunda rol oynuyor.
Kardeşlerden öğrenilenler arasında okulda ve arkadaş çevresinde nasıl davranılması gerektiği konusu ön sırada yer alırken, küçüklerin büyüklerden sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları edinme ihtimali de bulunuyor.

Illinois Üniversitesiden profesör Laurie Kramer, çocukların günün büyük bölümünü geçireceği sosyal çevreye daha yakın olmaları nedeniyle kardeşlerin çocuk gelişimine katkılarının gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çizdi. Kramer, ebeveynlerin yapabileceği en önemli işlerden birinin, en başından kardeşler arasında dayanışmayı artırmaya yardım etmek olduğunu kaydetti.

Ailenin İlgisi Lösemide Daha Önemli

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatrik Hematoloji Bölüm Dalı Başkanı Prof. Dr. Ümran Çalışkan, lösemi (kan kanseri) hastası çocuğun hastalığı kabullenmesi, tedaviye uyumu ve sosyal ilişkilerinin iyi olması için aile desteğine ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Ümran Çalışkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluk çağı lösemisinin ailenin her ferdini etkileyen bir hastalık olduğunu bildirdi.
Aile bireylerinden birine lösemi tanısı konulması halinde diğer aile bireylerinin birbirine kenetlemesi gerektiğini ifade eden Çalışkan, şunları kaydetti:

''Lösemi hastası çocuğa sahip ailelerin önce hastalığı kendileri kabullenmeli. Bu durum ne kadar iyi olursa çocuğun hastalığı kabullenmesi, tedaviye uyumu ve sosyal ilişkileri o kadar iyi olur. Tedavi sürecinde anne ve babada stres ve davranış problemleri varsa benzer şeylerin çocukta da görülmesi, çocuğun aileden etkilenerek ümitsizliğe kapılması ve tedaviye olumlu yanıt vermemesi mümkündür. Çocuklar ailelerinin davranışlarını taklit ederler. Hastalığı kabullenemeyen çocukların, tedaviye olumlu yanıt veremedikleri ve hayatlarını kaybettiklerini gördük. Ailenin tedavi sürecinde çocuklarının yanında bulunması oldukça önemlidir.''
Prof. Dr. Çalışkan, tedavi sürecinde çocuğun dikkatinin başka yöne çekilmeye çalışılarak çocuğun stresinin en aza indirgenmesi gerektiğini belirterek, ''Aile çocuğa şefkatini göstermeli ve onun hoşlandığı şeyleri yapmaya gayret etmeli. Çünkü ufacık bir ayrıntı onu hayata bağlayabilir. Çocuğa üzüntü, keder hissettirilmemeli'' diye konuştu. (AA)

← 

Popüler Yayınlar

Etiketler

sponsor

 

Telif hakkı © 2009 - 2011 Sağlık Herşey